Mahremiyet Eğitimi Yazısı

Saygıdeğer velilerim;

Biliyorsunuz ki ‘cinsel istismar’ günümüzün en büyük sıkıntılarından biri. Neredeyse her gün haberlerde duymaktan büyük üzüntü duyduğumuz bu konu hakkında çocuklarımızın farkındalığını arttırmak adına siz anne babalarımızın daha bilinçli olması gerekiyor.

Bugün kurumumuzda çocuklarımızın farkındalığını arttırmak adına ‘Mahremiyet Eğitimi’ verilmiştir. Sizlerin de çocuklarınıza verilen eğitimi evde pekiştirmeniz adına uygulanması önerilen önemli konulardan bahsedeceğim. 

Çocukların karakterlerinin yüzde seksen beşi okul öncesi dönem olan 0-6 yaş aralığında gelişir. Bu nedenle karakter gelişimi ile ilgili olarak sorumluluk, sabır, adalet, dürüstlük, cömertlik, yardımlaşma, saygı, sevgi gibi birçok duygu ve davranış bu yaş döneminde gelişir.

Mahremiyet eğitimi, cinsel eğitimden daha kapsamlı bir kavramdır. Cinsel eğitim çocuğun kendi cinselliğini tanıması, gelişim sürecinde cinsellikle ilgili yaşayacağı fiziksel ve duygusal farklılıkları öğrenmesi yanında, anne babasına sorduğu cinsellikle ilgili soru ve cevapları kapsar. Mahremiyet eğitimi ise cinsel bilgilerin yanında daha çok kendisinin ve diğer insanların özelinin/özel alanlarının farkına varması, sosyal hayatın içinde kendi özel alanını koruması, diğer insanların özeline saygı duyması, kendisi ile çevresi arasında sağlıklı sınırlar koyması gibi bilgileri içerir.

Çocukta mahremiyet eğitimi, onların mutlu, huzurlu ve karakter sahibi olarak yetişmelerini sağlayan ve onları kötü niyetli insanların istismarından koruyan temel eğitimlerden biridir. Temel davranış refleksleri 4-7 yaş arasında kazanılır ve mahremiyet eğitimini 4 yaştan itibaren vermeye başlayabiliriz.

Peki, Çocuklara mahremiyet eğitimi nasıl verilmelidir?

ü  Öncelikle doğal olmalı, korkutarak veya zorlayarak çocuklarımızın özgüvenlerini zedelememeliyiz.

ü  Ayıp bölge, günah, yasak bölge sözcükleri yerine özel bölge kelimesini kullanmalıyız.

ü  Bedenim bana aittir bilinci aşılanmalı. Anne babalar çocukları dört yaşına gelmeye başladığı andan itibaren çocuklarına vücutlarının kendisine ait olduğu bilinci verilmelidir. Bu bilincin oluşturulmasında en temel faktör anne babaların çocuklarının bedenleri ile ilgili yapacakları tasarruflarda çocuklarının onayını alma yönünde eğilim göstermektedir. Örneğin; terlemiş bir çocuğun atleti izin almadan aniden çıkartılmamalı, altını ıslatmış çocuğun pantolonu kızgınlıkla ve öfkeyle değil, çocuktan izin alarak çıkartılmalıdır.

ü  İzin verirsem dokunabilirsin bilinci aşılanmalı. Bu bilincin oluşması için anne baba, çocuğunun vücudunu hoyratça kullanmaktan kaçınmalıdır. Ebeveynlerin çocuklarını öperken ‘seni öpebilir miyim?’ diye müsaade istemeleri bu bilincin oluşmasında etkilidir. Çocuğun güçsüz bedeninin herkes tarafından izinsiz kullanılmasının çocukları kendi bedenlerini koruma refleksini kıracağı unutulmamalıdır!

ü  Dokunulması yasak olan yerlerim bilinci aşılanmalı. Vücudun kişiye özel olan bölgelerinin olduğu, bu bölgelerin gizlenmesi ve anne baba dışında kimsenin dokunmaması gerektiği çocuğa iki yaşından itibaren yavaş yavaş anlatılabilinir. Bu özel dört bölge (dudak, göğüs, iki bacağımızın arası ve arka bölge) şeklinde anlatılır. Çocuklar dört yaşından itibaren vücutlarının belli bölgelerine dokunulmasından rahatsızlık duymaya başlamalıdır. Özellikle genital bölgelere dokunulması çocukta ani tepkiye neden olmalıdır. Bu bilincin kazandırılması için dört yaşından itibaren çocukların genital bölgelerine temas azaltılmalıdır. Ayrıca eş, dost ve akrabalar tarafından çocuk, cinsel organlarına dokunularak, öperek, vurarak sevilmemelidir.

ü  Fiziksel baskıya direnme gücü aşılanmalıdır. Küçük yaştaki çocuklar kendi güçsüzlüklerini ve çaresizliklerini büyüklerin gücünü keşfettikçe anlarlar. Anne babalar ve akrabalar çocuklarına olan sevgi gösterileri sırasında çocuklara kendi güçsüzlüklerini hissettirecek kadar büyük ve orantısız güç kullanmaktan kaçınmalıdırlar. Yapılan araştırmalar göstermektedir ki taciz yaşamış çocukların birçoğu çırpınmanın ve taciz anında kaçmanın çözüm olmadığını düşündüklerinden dolayı kaçmayı ve kurtulmayı denememişlerdir.

ü  Vücudum görünmemeli hissi aşılanmalı. Özellikle dört yaşından itibaren çocuklar çırılçıplak olarak ev içinde veya dışında bulunmamalı, giysilerin kendisinin çıkartıp giymesine izin verilmelidir. Kendisinin başkalarının yanında çıplak olarak görmeye alışkın olmayan çocuk, elbisesinin başkaları tarafından çıkartılmasından ciddi rahatsızlık duyacaktır.

ü  Banyoda çıplak olunmaması bilinci aşılanmalı. Özellikle dört yaşından sonra çocuğu iç çamaşırı ile yıkamak, iç çamaşırı yıkarken ve temizlerken gözleri kısarak ya da başı hafif yana çevirerek o alana saygı gösterdiğimizi hissettirmek çocuklarda mahremiyet duygusunun gelişmesine katkı sağlayacaktır.

ü  Tuvalette benden başkası olmamalı bilinci aşılanmalı.  Bazen anne babalar çeşitli nedenlerle ya çocukları ile birlikte tuvalete girmekte ya da tuvaletin kapısını aralık bırakmaktadır. Bu davranış çocuğun temel davranış refleksi kazanmasına engel olmaktadır. Her ne sebeple olursa olsun dört yaşına gelen bir çocuk tuvaletin ‘özel’ bir mekan olduğunu öğrenmeli, tuvalet ihtiyacını gideren birisinin başkaları tarafından görülmesinin uygun olmayacağını bilmelidir.

ü  Soyunma ve giyinmede yalnızlık bilinci aşılanmalı. Çocuğun dört yaşından itibaren özel bölgelerinin başkaları tarafından görülmesinden adım adım uzaklaşması gerekir. Bunun için çocuğun elbiseleri herkesin içinde değiştirilmemelidir. Eğer çocuğunuz kendisi değiştiremiyorsa anne ile ayrı bir odaya gidip elbiseler değiştirilebilinir.

ü  Benim odam benim yatağım bilinci aşılanmalı. İki yaşla birlikte çocuk yavaş yavaş bağımsızlığını kazanır ve kendi başına yemek yemeye, yolda kendi başına yürümek istemeye başlar. Bu dönem gelişim olarak ta çocuğun odasının ayrılabileceği zamandır.

Mahremiyet eğitimini alan çocuklar kendi özel alanını bilir, bu alanını korur, ve başkalarının özel alanlarına da saygı gösterir. Bu durum aynı zamanda çocuğun sağlıklı bir kişilik gelişimine zemin hazırlar. Cinsel tacizlerin arttığı günümüzde çocukları korumanın ilk adımı onlara mahremiyet eğitimi vermektedir. Bu eğitim sayesinde onlar kendilerinin ve başkalarının özel alanını korumayı öğrenerek daha sağlıklı bireyler olabilirler.     

                                                                                                Uzm. Psikolog Nur Öztürk İlman

Paylaş: